24 Aralık 2014 Çarşamba

   
                          Kitaplarla dolu sağlıklı, keyifli bir yıl dileriz....

20 Aralık 2014 Cumartesi

Angela Merkel

                                                       

                                                       Yazar: Gerd Langguth
                                                       Yayınevi: Elips Kitap
                                                       Orijinal Adı: Angela Merkel
                                                       Orijinal Dili: Almanca
                                                       Çeviren: Rukiye Duygu
                                                       Basım Yeri/Tarihi: Istanbul, Şubat 2006 - 1. Baskı 


Biyografileri ilgi çekici ve okunmaya değer kılmanın yolu, ele alınan kişinin az bilinen, belki de daha önce hiç gün ışığına çıkmamış yönlerini ortaya çıkarmaktan geçiyor. Bu kişi eğer siyaset sahnesinde yer alıyorsa, merak edilenler ve bilinmeyenler bir o kadar anlam ve önem kazanıyor. Sovyetler Birliği´nin dağılması ve Doğu Bloku´nun çözülmesi sonrasında değişen dengeler ve siyasi konjonktür Almanya özelinde ayrı bir önem taşıyor. Angela Merkel işte bu sürece bizzat şahit olmuş bir siyasetçi. Bu kitap, Doğu Almanya´da yetişmiş, fizik eğitimi almış bir siyasetçi, bir rahip kızı olan Angela Merkel´in başka hiçbir yerde bulamayacağınız nitelikte bir portresini çizme iddiasını taşıyor. (Arka Kapaktan)

Yorumlarımız:

Angele Merkel şu anda Almanya başbakanı, tarihin çok önemli bir dönemine şahitlik etmiş bir isimdir.
Sovyetler birliği dağılmadan önce hayatının otuz beş yılı Doğu Almanya'da geçmiş, duvarların yıkılışını görmüş bir şahsiyettir. Rahip kızı olmasına rağmen teoloji yerine fizik eğitimini tercih etmiştir.
Gert Languttun yazdığı bu biyografi ve kitabındaki röportajına göre Merkel şu vasıfları taşımaktadır.
Öncelikle çok çalışkandır. Çocukluk ve gençlik yıllarında Doğu Almanya'da yaşamış olmanın ona kazandırdığı bazı kazanımlar vardır. Mesela acele karar vermemek, geri dönüş yaptıracak yanlışlara düşmemek gibi. Sakin mizaclı, gereksiz öne çıkmayan, düşünerek hareket eden fakat hırslı ve azimli bir karaktere sahiptir. Yıllar onu siyasette olgunlaştırmış daha sonraları ezebilen tilki gibi  kurnaz bir karaktere bürünmüştür.Zamanında hem kilise karşıtı gibi gözükmüş, yeri geldiğnde rahip kızı olmayı fırsat görmüştür.Hristiyan öğrenci derneğine üye olmuş ama yüksek okulda FDJ nin içinde de bulunmuş.Prağa ziyaretlerinde Rudolf Zahradink'i ziyaret etmiş onu yol gösterici olarak görmüştür.Haverman' ı çok cesareti bir insan olarak tanımlamış,Doğu ve Batıya karşı üçüncü yol teorisinden pek etkilenmemiştir. ''Olmayan bir şey için üzüleceğime olanla mutlu olmayı''  felsefe edinmiştir.1989 da Demokratik Halk Partisine katılmış.1 ekim 1990 da CDU üyesi olmuş, hükümet sözcülüğü görevi üstlenmiş, Helmut Kohl'den aldığı tavsiyelerle kendini geliştirdiğini ifade etmiştir. Gençliğinin Demokratik Almanya’da geçtiğini, şimdi kendini ''bütün kalbimle Birleşmiş Almanya'dayım'' diye ifade etmiştir.''Küreselleşen dünyada tartışmayı öğrenmeliyiz, değişimi kötü birşey olarak görmemeliyiz'' demiştir. Çevre konularında hassas olup, en büyük hayal kırıklığının kimyasal atıkların belirlenen oranın üzerinde çıkmasıdır ifadesiyle hassasiyetini pekiştirmiştir.

Özeline pek girilmesinden hoşlanmayan dünyanın sayılı kadın liderlerinden olan Merkel'i daha farklı bir kitaptan tanımaya çalışmanızı tavsiye ederim. ZELİHA

Uzun zamandır biyografi okumak istiyorduk. Sonunda “Angela Merkel”e karar verdik. Ama sanırım yanlış bir yazardan okuduk, bol bol istatistik ve Alman siyasetinden tanımadığımız bir sürü isim. Kötü bir anlatım ve kötü bir tercüme.
Merkel’in hayatını okuduktan sonra şöyle özetleyebilirim. Hayatta ilerlemenin kurallarından biri çok çalışkan ve akıllı olmanın yanı sıra, doğru zamanda doğru yerde olmak gerek. Duvar yıkılıp Doğu ve Batı Almanya birleştiğinde, Merkel Doğu’dan gelen tek kadın milletvekili olmasaydı acaba bugün başbakan olurmuydu?? NURİZER


2014 yılı bitmeden kitap kulübümüzde bir biyografi okumak istedik ve seçtiğimiz kitap Angela Merkel oldu. Bu seçimi yapma nedenimiz yakın Avrupa tarihini bilhassa Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesindeki süreci daha iyi anlamak, dolayısıyla AB’nin lokomotif ülkesi ile ilgili daha fazla bilgi edinmekti.  Ancak yazar başka bir milletvekili (Gerd Langguth) mi olduğundan desem son derece istatistiki bilgi içeren daha doğrusu o formatta yazılmış, okuması zor, yorumsuz yani kuru bir biyografi idi. Ama her ne olursa olsun Almanya başbakanı hakkında ciddi bilgi sahibi olmaya yetti ve bugünkü Angela Merkel'e de ışık tuttu tabii- bu kadar renksiz olması için daha ne olabilirdi ki; son derece disiplinli bir milletin mensubu, rahip kızı ve Doğu Alman olarakta hayatının 35 senesini komünist düzende yaşamış bir insan!- hayatta kim daha disiplinli ve rengini göstermemeye bu kadar eğitilmiş olabilir ki?? Bence kafası işleyen (zaten fizikçi) ancak kuzu postu altında bir tilki! Bugün AB de uygulanan ve kanımca yanlış ekonomik politikaların da mimarı olması kaçınılmaz çünkü alt yapısı buna çok müsait- her şeyin iki kere iki ettiğine inandığı bir dünyanın insanı o. Ama insan faktörü ve reaksiyonları da var ekonomi biliminin içinde ve bu yüzden tüm Avrupa'yı deflasyona sürüklüyor Almanya’nın empoze ettiği ekonomik politika. Umarım bu durum AB ekonomisi daha da kötüleşmeden fark edilir ve daha rasyonel ekonomik politikaların uygulamasına geçilir. DEMET


Uzun zamandır bir otobiyografik kitap okumak istiyorduk. Ancak aramızda tartışıp Gerd Langguth’un yazdığı biyografik ‘Angela Merkel’i okumaya karar verdik. Doğu Almanya’da gençlik yıllarını geçirip Almanya’nın birleşmesinden sonra politikada hızla ilerleyen bu entelektüel ‘kadın’ın hayatını okumak, felsefesini anlamak hemen hepimize ilginç gelmişti.
Ne yazık ki kitap bu beklentilerimize cevap veremedi. Her şeyden önce çevirisi gerçekten standartların altında. Kitapta Angela’nın hayatı anlatılırken Almanya’daki politik gelişmeler, partilerin yapısı, koalisyon hükümetleri uzun uzun anlatılmış ki bu durum eğer özel ilgi alanınız değilse çok sıkıcı gelebiliyor (benim için öyleydi). Neyse ki kitabın sonunda Angele Merkel ile 2005 yılında yapılan bir röportaj onu biraz daha tanımamıza ve anlamamıza yardımcı oldu. Angela Merkel başından beri kapitalist sistemi ve piyasa ekonomisini Doğu Almanya’nın katı komünist rejimine yeğ tutmuştur. Dindarlığa ne karşı ne taraf olmuştur. Doğu Almanya’da önemli bir mevkiye sahip olan rahip babasından dolayı zaman zaman sıkıntılar çekmiş ancak çoğu zaman da bu durum ona bazı kapıları açmıştır.
Angela merkel 2005 yılından itibaren başbakan olmuştur. Önümüzdeki yıl nerdeyse on yılını dolduracaktır bu önemli koltukta, ancak kitap 2006 da yayınlandığı için biz onun başbakanlık yıllarındaki performansını göremiyoruz. Bu nedenle tekrar bir araştırma yaptım ve aşağıdaki kitabın bu bakımdan çok yararlı bilgilerle dolu olduğunu gördüm. İlgilenenler için: 

ANGELA MERKEL,The Chancellor and her world, By Stefan Kornelius
The authorized Biography, Alma Boks, 2013 

Her şeye rağmen mevcut kitabı okuduğumda Angela Merkel için edindiğim intibaları size şu sıfatlarla açıklayabilirim: hırslı ama sakin; hesapçı; fırsatları yaratan, yakalayan; şanslı bazen de sinsi; açık, rahat ve direk konuşan ancak kafasının arkasında daima bir planı hazır bekleyen; iyi bir dinleyici; tuttuğunu koparan; entelektüel; dış görünüş vız gelir tırıs gider; zeki; ilim kadını; erkekler dünyasının meleği (mecazi ve isminin çevirisi anlamında)…
Sonuç olarak bence  başarısının altında tüm özelliklerini harmanlayıp, sunabilmesinde yatıyor. Gene de size tavsiye edeceğim yukarıda yazdığım yeni kitap. Ben de okumaya başladım. O da bir çeviri ama şimdilik iyi görünüyor…
2014 ün şu son günlerinde hepinize ışıl ışıl bir yeni yıl diliyorum.
Kadınlara bir çıt pozitif ayrımcılık yapıp daha parlak günler diliyorum, çünkü eşitliği sağlamak için bu şart. Yoksa ben zaten ‘insanlığı’ ve ‘barış’ı seviyorum, ayrımcılıktan nefret ediyorum..
Kalın sağlıcakla… LEYLA




Gerd Langguth


Gerd Langguth 18 Mayıs 1946’da Wertheim’da doğdu. Üniversitede iken Hristiyan Demokrat Öğrenci Derneğinin başkanlığını yaptı.1976 – 1980 arası CDU üyesiydi. 1986 ve 1987 yılları arasında federal düzeyde bir memur olarak Berlin'i temsil etti. From 1988 to 1993, he was head of the European Commission 's representation in Germany, in Bonn. 1988 ile 1993 yılları arasında Almanya’nın Avrupa Birliği Komisyonu başkanlığını yaptı.
2003 ile 2004 yıllarında Bürgerkonvent, siyasi ve ekonomik reform için hareketin yönetim kurulu üyesi oldu.
Gerd Langguth lectured on European integration.Gerd Langguth, Bonn Üniversitesinde Siyaset Bilimleri Fakültesinde Avrupa entegrasyonu, uluslararası terörizm, Alman kurumları ve siyasi karar süreçleri konularında dersler vermiştir.
Angela Merkel ve Horst Köhler’in biyografilerini yazmıştır.

12 Mayıs 2013’de vefat etmiştir.

11 Aralık 2014 Perşembe

AZ


Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az...
O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.
O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.
Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi... (Arka Kapaktan)

Yorumlarımız:

Bu ay okumak için seçtiğimiz kitap Hakan Günday'ın AZ romanı idi. Hakan Günday yeraltı edebiyatı türünün en tanınmış Türk yazarlarımızdan. İlk defa okuduğum bir yazar ve edebiyat türünden son derece etkilendim. Konu itibariyle fazla sert ve sarsıcı buldum. Benim için öteki Türkiye diyebileceğim bir yaşantı. Her ne kadar olaylar son derece fantastik gelse de bunlar da Türkiye'nin gerçekleri.
Romanın ana karakterleri aynı adı taşıyan iki Derda. Bunlardan biri küçük yaşta evlendirilerek köyünden Londra'ya gelin giden bir kız. Onun yaşadığı inanılmaz değişimler okudukça gelişen şaşırtıcı, sürprizlerle dolu bir yaşam ilk bölümde anlatılıyor.
İkinci bölümde diğer Derda; babası hapishanede, annesi yakalandığı hastalıktan dolayı ölmüş bir erkek çocuğunun yaşamındaki gelişen olaylar anlatılıyor.
Son bölümde ise iki Derda'nın yollarının kesişmesi gerçekleşiyor.
Her iki Derda da tam bir tutunamayan. Kaybedecekleri hiç bir şeyleri yok, bu da onların yaşamlarında karşılarına çıkanlar tarafından kullanılmalarına rağmen hayatta kalmayı başarmalarını, zorluklara dayanabilmelerini sağlıyor.
Mükemmel bir akıcılık ve kurgu ile okudukça okuyucu şaşırtan, sürükleyen bir anlatım.
Tesadüflerin fazlalığı biraz bu kadar da olmaz dedirtse de, gelişen olaylar ruhunuzu daraltıp, sizi rahatsız etse de tavsiye edeceğim bir roman. IŞIL


“AZ”, Hakan Günday’dan okuduğum ilk roman. Roman 11 yaşında hayatın acımazsızlığını çok sert bir biçimde yaşayarak erken büyümek zorunda kalan kız Derdâ ile farklı acılar yaşayarak hayata atılan erkek Derda’nın hayatların anlatıldığı iki ayrı bölümden oluşuyor. Sonrada onların yollarının kesişmesi çok güzel ve akıcı bir şekilde anlatılmış. Çok kolay okudum ama bitirince yazarın ne kadar da çok anlatacak şeyi varmış dedim. Kadına şiddet, erken yaşta evlendirilme, tarikatlar, madde bağımlılığı, rehabilitasyon, korsan kitap basımı ve satışı, sadomazoşist ilişkiler, İslami düşünceye sahip ailelerde korkuya dayalı ilişkiler, öğrenci yurtlarında yaşananlar, hapishane hayatı, mafya ve daha bir sürü başlık.
Yazarın dediği gibi “Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.” Yazarda bu alfabeyi kullanıp anlatmak istediği her konuya değinmiş. Gerçi bunlar birbirine çok güzel bağlanmış ama insanların, 80 yılda yaşamış olsalar, başından bu kadar çok olay geçer mi? Ama beni en çok rahatsız eden şey kitapta tesadüflerin çok olması. Ana karakterlerin karşılaşması dışında, ana karakterlerle yan karakterler arasındaki tesadüfler biraz fazla geldi. Sonuçta olaylar küçücük bir köyde geçmiyor, kadın karakter Londra’da erkek ise İstanbul’da.
Kitabın başındaki örümcek lekesi ile başlayan sayfalar ve romanın son sayfaları bence çok başarılı.Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Genç ve başarılı bir yazarla tanışmak için güzel bir seçim. NURİZER



Hakan Günday’ın kitabı AZ, çok şey söyleyen sert bir kitap aslında. Türkiye’nin acı gerçeklerinin işlendiği Doğu’daki yaşam, kadın ve çocuk istismarı, yoksulluk gibi öğelerin yanısıra tüm bu yaşam şartlarının yurt dışına taşınması ile dindarlık, cinsellik gibi konular Londra da Türk varoş yaşantısında devam ettirilmiş ki kitabın kanımca en değişik ve ilginç yanı buydu çünkü pek farkında olmadığımız veya göz ardı ettiğimiz yurt dışında dinci kesim yaşam şartlarını da örneğin geçim kaynağı olarak uyuşturucu ticareti de dahil olmak üzere mafya ilişkileri üzerine kurulu bir düzenin varlığı gözler önüne seriliyor. Tabii bu topluluk içinde her türlü sömürülmeye ve kullanılmaya devam edilen kadınlar ve onların çilekeş yaşamları da sergilenmekte. Tüm bu çarpık ilişkiler yumağı içinde yazar batı toplumunun alt kesiminde olan bitenleri, onların sefil yaşamlarını da göstermekte bizlere. Kitapta ana kahraman bir şekilde içine bulunduğu ortamdan kurtulmayı başarıyor ve kendisiyle aynı ismi taşıyan erkek kahramanla yolları kesişip her ikisi de ömürlerinin ikinci yarısını birlikte mutlu olarak sürdürüp yaşamlarını sonlandırıyorlar. Kitap bana göre güçlü insan yapısının nelerle başa çıkabildiğini göstermesi ve şartlar ne olursa olsun küçükte olsa her zaman bir umut olduğunu göstermesi açısından önemli- yeter ki insan yeterince mücadele etme cesaretini ve yaşama tutunma gayretini göstersin. DEMET


Şiddet, Şiddet, Şiddet çocukluk şiddeti, yaşam şiddeti, yalnızlığın şiddeti, aşkın, inancın sayabildiğin kadar çok şiddet. İçini burka burka okuyarak, bu romanda hepsini bulabilirsin.
Onbir yaşında iken evlendirilip okulundan, köyünden, yurdundan uzaklaştırılan Derda. Hiçbirşey bilmeden, hem şiddeti, hem cinselliği yaşıyor çocuk yaşında.
İnanmak zor, ama gerçek, Londra'da yaşadığı kötü tesadüflere. Hata babasının bilmeden tecavüzünden bile son dakikada kurtuluşu. Umut beklediği komşusunun sadist istekleri. Bir insanın kaderi, kötü başlayınca, hep kötümü gider? İnsan olup nasıl isyan etmeden yaşanabilir?
Ve erkek Derda. Hapisteki gaspçının oğlu. İkinci bir kötü yazgı, acımasız çocukluk. Yetimhaneye düşmemek için yaşadıkları. İki acılı çocuğun mezarlıkta buluşmaları. Sonrasını okumak isteyenlere bırakalım.
Yazar Hakan Günday rahat okunabilir bir anlatım ve güzel bir kurguyla romanı bize sunmuş. Şayet acıya ve çırpınışlara tahammül edebiliyorsanız, okumalısınız derim.
Ben sonunda Tanrının bana sundukları için teşekkür ettim. ZELİHA


Hakan Günday’ın “Az” romanı Derdalar’ın hayat hikâyesi. Birinci bölümde 11 yaşında köyünden koparılıp Londra’ya gönderilen ve orada özellikle hayatın akıl almaz zorlukları ile mücadele eden Derda’nın hikâyesi anlatılmış. İkinci bölümde ise babası hapiste olan, annesini kaybetmiş ve “kötü insanlar”la bitmek tükenmek bilmeyen mücadelelere girmiş erkek Derda var. Romanın sonunda  bu iki Derda’nın karşılaşması ve hayatı paylaşımı anlatılıyor… Ne kadar günümüzdeki gerçekleri son derece akıcı bir dille yazsa da ben romanı okurken çok sıkıldım. Belki tesadüflerin fazlalığı bana ‘artık bu kadar da olmaz’ dedirtti; belki romandaki konular, din istismarcılığı, mazoşizm,  insana yapılan maddi ve manevi eziyet, her türlü şiddet içimi sıktı, beni boğdu. Hani olur ya insan bazen bazı gerçekleri kabul etmekte zorlanır, ben de öyle oldum…. Son olarak tek söylemek istediğim şey yaşadığım hayata şükür etmek oldu. LEYLA